Sayfalar

7 Mart 2011 Pazartesi

Adjustment Bureau - Sinemaya Gitmek Üzerine



Sinemaya benim kadar sıklıkla tek başına giden nadir insan vardır.. Hayatım boyunca 100 defa sinemaya gittiysem eminim bunun 85'i hatta daha fazlası yalnız başıma gittiğim filmlerdir.. Öyleki bazen arka arkaya 3 filme yine yalnız başıma girdiğim sapkınlık dönemlerim vardır, bütün paramı sinemaya akıttığım dönemler... Kusursuz bir sinemasever miyim? Hayır, sadece yalnız başına o koltuklardan birine gömülüp ve hatta mümkünse bir filmin son gösterim günlerine ya da izlenmeyen filmlere gidip o boş salonda başka bir hayatın içine girip kendim olmaktan vazgeçebildiğim tek yer olduğu için ben o salonları seviyorum... Kıyıda köşede kalmış sinemaların yine az izlenen filmleri sayesinde koca salonda tek başıma film izlemişliğim de hayli çoktur. Kesinlikle psikoloğa verilen paraya yetişemez sinemaya verdiğiniz para, ama daha işe yarar bir terapi bulamayağınıza dair bahse girebilirim!

Dahası:
Tek başıma gidiyorum sinemaya; çünkü ben sinemada mısıryiyengiller familyasına ait değilim.. asla mısır, cips, cola alıp girmem içeri, alanı sevmem. Film izlerken asla konuşmam, konuşanı sevmem. Film çıkışı "çok iyiydi, çok kötüydü" dışında çok fazla yorum yapılmasını sevmem, çünkü çok iyi ya da çok kötü olduğu zaten bellidir, lakin diğer ayrıntılar sindirilmeden ne hakkıyla övülebilir bir film ne de yerilebilir... Hem her hikayeden herkesin görüp anladığı başka şeydir.
Ve her daim boş sıraları seçmeye çalışırım önümde ve yanımda insan olmamasına özen gösteririm ki yalnızlık duygusunu iyice hissedebileyim, arkamda ne olup bittiği o sırada beni hiç ilgilendirmez zaten...


Sinemaya tek iki koşulda yalnız gidilmeyeceğini düşünürüm, ya gerçekten çok fazla yalnız kalmışsınızdır ve herkes gibi sinemayı sosyalleşme aracı (ki tam bir saçmalık) olarak kullanmak gafletine bile bile düşmek istersiniz ki normal olabilin arada bir ya da hayatınızda biri vardır ve filmler ona bazen anlatamadığınız şeyleri anlatmak için kısa ve etkili bir yoldur, çünkü özdeşleştirmek için filmlerden iyisini bulamazsınız. Mesela bu akşam gittiği filme yalnız gitmemeyi istiyordum, ama gerek kalmadı birine bir şey anlatmama.


Her neyse bu akşam önce daha evvel bu filmi birlikte izleyelim dediğim biri olduğu için filme tek başıma gitmek istemedim, arkadaşlarımdan bazılarına teklif götürdüm, şans o ya kimse müsait değildi o saatte. Ben de sen yolundan sapma sinema yalnız izlenince güzel olan tek şey dedim ve salona o özenle seçtiğim önü ve kendisi bomboş E sırasının 6 numarasına oturuyordum ki! İki otuzlu yaşlarındaki genç adam yanıma kuruldular ve ben bilet alırken yan koltuklarımın boş olup olmadığını sordular, boştu diyince de bizim yerlerimiz çok kötüydü buraya oturabilir miyiz yanınıza dediler ve oturdular. Böylece koca boş sırada dip dibe 3 kişi olduk birlikte gelmiş gibi. Zira az sonra mısırlarını ve kolalarını çıkardılar ve sürekli konuşmaya başladılar... Başta işimiz var demiştim ama sonra herkesi kendi haline bıraktım, çünkü film fazla iyiydi (benim için) ve o arada bana fazladan aldıkları mısırı verip teşekkür ettiler.. Yemem ben sinemada mısır! diyemedim tabii, susturmak için aldım.


Film bitti ve ayaklandı herkes, ben yine tüm o huzursuz eden bakışlara rağmen istifimi bozmadan Songs başlıklı soundtrack bölümü gelene dek jenerik izlemeye devam ettim, notlarımı aldım. Zira aynı işi evde filmin adı ve müziklerini google da aratıp yapabilirdim, ama jenerikle akan o theme müziğinin tadını o salondan ve filmin bıraktığı duygulardan kopmadan aynı hazda başka hiçbir yerde dinleyemezsiniz.. Tiyatroda da bu aynıdır.. Kullanılan o müziği bulur dinlersiniz ama asla oyunda duyduğunuzdaki hazzı yakalayamazsınız. Ben hala otururken mısır hediye eden koltuk arkadaşım geri dönüp bana eğildi ve bir soru sorabilir miyim dedi ve "sinemaya hep mi yalnız gelirsiniz?" diye sordu. "evet" cevabının üzerine de tuhaftır hayranlıkla bakıp tekil ikinci şahıs kullanarak çok farklı olduğumun zaten hemen anlaşıldığını ve harika olduğumu söyleyip gitti.. Dağılmış egolarımda ufak bir tamir yapsa da benim aklım hala filmin bana anlattıklarındaydı...
Özgür irade için savaşmak diye bir şey mümkün müydü?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder