Dün akşamüstü açık pencerenin önünde sandalyeme yaslanmış okurken, gözlerimi kaldırıp mavi gökyüzüne baktım, içeri dolan bahar kokusunu içime aldım ve çok tanıdık bir duygu yerleşti içime; sevinçli, güneşli, sevgiyle anılan bir şeyleri anımsattı, ama öyle geçmişten gelen bir duyguydu ki hatırlayamadım, ama aklıma tek bir isim takıldı, gülümsedim, o zamanları, o duyguları sevgiyle andım. Özledim.
Sonra bugün o çok sevdiğim Ağıt'ı dinledim uzun yıllar sonra, bir kağıda sözlerini yazıp kitabın arasında eline tutuşturduğum ismi yine hatırladım, tıpkı bir önceki gün havanın kokusunun adını anımsattığı gibi... Takvime baktım ve çerçeveli resmi bulup saklandığı yerden çıkardım. -29 Nisan 2007- güneşli bir bahar günü, ağaçlı yollarda, boğaz kenarında, erguvanların ve laciverdin buluştuğu yerlerde geçen ve gün biterken gözlerime gülümseyip "Hoşgeldin..." diyen biri olmuştu bir zaman. Yıllara yayılan sevgililiğimizin, kavgalarımızın, dostluğumuzun, özlemlerimizin bitiminin ardından geçen zamanların sonunda yine bir 29 Nisan günü hiç bilmeden havadaki kokunun, duyduğum bir şarkının onun adını getirmesi aklıma, tesadüf müdür? Bazı şeyler biter, ama bıraktığı izler, güzel anılar bâki kalır... Pişman olduklarımın yanında varlığından zerrece pişman olmadığım insanlarla uzun yıllar paylaşmış olmanın huzuru var içimde...
Özlemişim bu şarkıyı.
AĞIT
En sevdiğin elbisemi giydim bu gece
Kokunu sürdüm, solgun yüzünü okşadım
Sessizce saçlarından öptüm.
Yazdığın mektupları okudum, kana kana su içer gibi
Plâklarını çaldım. Ah! En çok o şarkıda özledim seni...
Issızlık kapıyı çaldı,
Açmaya korktum gece yarısı.
Şehir uykuya daldı,
Baktım dışarıya; katran karası.
Rüzgâr telaşla kokunu getirdi bana
Aldım koynuma.
Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma
Üşüdüm karanlıkta.
Tenine dokundum beni hissetsin diye
Ellerimi tut, ısıt diye.
Aç gözlerini...
Erguvanlarına su verdim
İçerken benimle konuştular
Yastığını okşadım, kokladım
Anılar uçuştular.
Soluğun saçlarımı yaladı, sanki yine bir meltem gibi
Teninin kokusu karıştı kokuma.
Yakıştılar...
Boğuldum karanlıkta.
Yanı başımdasın benden çok uzaklarda
En sevdiğin elbisemi giydim bu gece
Kokunu sürdüm, solgun yüzünü okşadım
Sessizce saçlarından öptüm.
Yazdığın mektupları okudum, kana kana su içer gibi
Plâklarını çaldım. Ah! En çok o şarkıda özledim seni...
Issızlık kapıyı çaldı,
Açmaya korktum gece yarısı.
Şehir uykuya daldı,
Baktım dışarıya; katran karası.
Rüzgâr telaşla kokunu getirdi bana
Aldım koynuma.
Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma
Üşüdüm karanlıkta.
Tenine dokundum beni hissetsin diye
Ellerimi tut, ısıt diye.
Aç gözlerini...
Erguvanlarına su verdim
İçerken benimle konuştular
Yastığını okşadım, kokladım
Anılar uçuştular.
Soluğun saçlarımı yaladı, sanki yine bir meltem gibi
Teninin kokusu karıştı kokuma.
Yakıştılar...
Boğuldum karanlıkta.
Yanı başımdasın benden çok uzaklarda
Ellerimi tut, dokun bana
Aç gözlerini...
Attım kendimi caddelere,
Yeşil ceketin sardı beni.
Yürüdüm üstüne karanlığın, korkusuz.
Tuttum elini...
Aç gözlerini...
Attım kendimi caddelere,
Yeşil ceketin sardı beni.
Yürüdüm üstüne karanlığın, korkusuz.
Tuttum elini...