Steinstraße |
Moers adında küçük bir kasabanın en sevimli, en işlek caddesinde huzurla geçirdiğim bir günümü anımsayarak uyandım bu sabah... yağmurlu, gri iklimine rağmen gün ışığı dolu bir gündü o gün ve ben elimde "hinterland" adında çok sevdiğim bir antikacıdan aldığım kocaman eski ahşap bir kutuyla Steinstraße caddesinden geçiyordum... ummadığım bir anda çok tanıdık bir ezgi çalındı kulağıma, bu pürüzsüz ve güçlü keman sesi adımlarımı hızlandırdı bir anda. İlerledikçe keman sesi yükseliyor ve daha da keskinleşip pürüzsüz bir hâl alıyordu. Nihayet heyecandan sözlerini bulamadığım bu harikulade parçanın sözlerini anımsadım... bu benim izlediğim en büyüleyici müzikalin "Cats" in binlerce kez dinlediğim ve hala en sevdiklerim arasında en üst sıralarda yer alan parçası "Memory" iydi.
yaşlı keman virtiözü |
Neredeyse büyülenmiş gibi bakıyordum yaşlı kemancıya... içime dolan tarif edemediğim büyük bir coşkuyla izliyor ve bu muazzam icraya, sözleri mırıldanarak kendimce katılmaya çabalıyordum... o sırada gözleri yumulu halde kemanını resmen dile getiren yaşlı adam gözlerini açtı ve bir göz kırpışıyla ona katılabileceğimin işaretini verdi.. şaşkınlığımdan sıyrılıp sesimi yavaş yavaş yükseltmeye başladım, artık Elanie Page'in ölümsüzleştirdiği Memory i küçücük bir Alman kasabasında kalabalık bir sokağın ortasında yaşlı bir keman virtiözüne eşlik ederek söylerken kendim için ölümsüz bir an yaratıyordum...
.....
Memory
All alone in the moonlight
I can smile at the old days
I was beautiful then
I remember the time I knew what happiness was
Let the memory live again
Every streetlamp
Seems to beat a fatalistic warning
Someone mutters
And the streetlamp gutters
And soon it will be morning
Daylight
I must wait for the sunrise
I must think of a new life
And I musn't give in
When the dawn comes
Tonight will be a memory too
And a new day will begin...
ben sesimin perdesini yükseltip bu keskin ve pürüzsüz keman sesine eşlik ettikçe etrafımıza caddeden geçen şaşkın Almanlar toplanıyordu... Herkesin kendi işine gücüne baktığı ve anların, duyguların içine dahil olmaktansa köşeden sessizce izlemeyi tercih eden insanların kasabasında, herkesin Fransız sandığı bir kız caddenin ortasında olanca sesiyle şarkı söylüyordu. Bir ara gözlerimi açıp diyaframıma güç sağlamaya çalışırken çevremize doluşan ve daha önce pek de güldüklerini görmediği Moerser'lerin neşe içinde bana bakıp içtenlikle gülümsediklerini gördüm, bu içten bakışlar ve yukarı kıvrılan dudakların verdiği cesaretle daha da cesur bir sesle söylemeye başladım Andrew Lloyd Weber'in ölümsüzleşen eserini..
Burnt out ends of smoky days
The stale cold smell of morning
The streetlamp dies, another night is over
Another day is dawning
Touch me
It's so easy to leave me
All alone with the memory
Of my days in the sun
If you touch me
You'll understand what happiness is
Look
A new day has begun
The stale cold smell of morning
The streetlamp dies, another night is over
Another day is dawning
Touch me
It's so easy to leave me
All alone with the memory
Of my days in the sun
If you touch me
You'll understand what happiness is
Look
A new day has begun
şarkı sona erdiğinde müthiş bir alkış koptu ana şahit olan Alman izleyicilerden, ben alabildiğine kızararak gülümserken yaşlı virtiöz eğilerek selamladı beni, karşılığında ben de ona bir reverans yaparken, sonra kalabalık dağılırken birkaç orta yaşlı Moers sakini kadın yanıma gelerek önce Fransızca sonra anlamadığımı fark ederek ingilizce tebrik ettiler beni... Bir zamanlar ilkokul üçüncü sınıf öğrencilerine ezberletip bir gösteride söylemeleri için Memory'i çalıştırdığım küçük çocukların hayran bakışları geldi aklıma o anda... çocuklara güzel bir şey öğretmiş olmanın mutluluğu da eklendi anıma..
Ve her yeni başlangıçta bu şarkıyı dinlediğim ve sözlerine sığındığımı da düşündüm bu sabah... bu blog daha önce de sahne oldu bu şarkının sözlerine, yeni bir sayfa açmak için uyandığım sabahlarda... aynada bakıp kendime "look.. a new day has begun..." dedim yine... bitişi olacak başka başlangıçlara doğru yol alırken, hâlâ güçlü olduğumu bilerek...
ablacım.. yazıyı okuduğumda küçükken senin yanına gelip bu şarkıyı ne kadar da severek dinlediğimi hatırladım.. sen söylerken de hayranlıkla izlerdim.. yazını okuyunca o ana tekrar döndüm sanki.. :) geldiğin zaman yine söyle bu şarkıyı evde olur mu?
YanıtlaSilyonca.
bilgehan makineci bunu harbiden begendi ;)
YanıtlaSilbilgecim eleştiri oklarına hedef olmuyor olmak beni çok mutlu etti yoksa eleştirmek istiyor da bilerek mi yapmıyorsun :))
YanıtlaSilyoncacım eve geldiğimde birlikte söyleyeceğiz yine ;)
küçük kanatlar kırılmasın , büyüsün yeterki..
YanıtlaSil