Savaş Atı'na gitmek üzereyken rotayı afişten yüzüme masum masum bakan Marilyn'e çevirdim. Neşesinin ardında yatan o çaresiz hüznü biliyordum çünkü. Bu trajik, savunmasız ve muhteşem kadının hikayesini anlatmak için yanıp tutuştuğunu ve yardım istediğini de...
My Week with Marilyn, Colin Clark'ın onunla geçirdiği bir hafta sonunu anlattığı kitabından sinemaya aktarıldı, tümüyle gerçek bir hikaye olarak hem de. Ve o bir hafta sonu boyunca biz dünyanın en ünlü ve seksi sarışınının aslında küçük bir kız çocuğu kadar çaresiz ve korunmaya muhtaç olduğunu gördük.
Babasız ve şizofreni hastası bir annenin çocuğu olarak eksilerle başlayan yaşamı, sosyal hizmetlerin bulduğu ailelerin yanında devam etti, üstelik kalp kırıklıkları, yalnızlık ve cinsel tacizlerle... Erkekleri paramparça eden o neşeli, şuh gülüşün ardında yalvaran bir çocuk vardı: "beni koru!"
Aldatıldı, ağlatıldı, aşağılandı, sadece yeteneğini konuşturması ve seksi olmaya devam etmesi için zorlandı. Oysa Marilyn sanılanın aksine son derece zeki, entelektüel, edebi yetenekleri olan harika bir oyuncuydu ve tek istediği kendisi gibi olabilmek ve şefkat görebilmekti.
Çocukluğundan beri yaşadığı korkunç travmaları unutmak için savaşan bu genç kadına en büyük eziyeti veren ise oyunculuk dersi aldığı ünlü koçun ona zorla psikanaliz yaptırması oldu. Zira depresif, üstelik manik depresif bir hastanın korkunç geçmişini ona her gün saatlerce yeniden yaşatmak tam bir delilikti...
Çok sevdiği Arthur Miller'in günlüğünde "keşke onunla evlenmeseydim, Marilyn'i anlamak imkansız, bazen tam bir utanç kaynağı..." cümlelerini okumak ve ardından başka bir kadın için terkedilmek onun ölüm fermanını hazırladı.
Duygusal acıya karşı dayanılmaz biçimde savunmasız olan bu taş bebek, kendisini, onu koruduğunu sandığı (ama aslında ona aşık olan) psikanalistine ve oyuncu koçuna teslim etti. Unutmak istediği tacizler, aşağılanmalar, zorlamalar, aldatılmalar ona her gün yeniden hatırlatıldıkça korkunç bir yıkıma sürüklenen Marilyn, sonunda dinlenmek için bir kliniğe yatmayı kabul etti. Fakat bu daha da büyük acıları getirdi. İçeride, bakımından sorumlu psikiyatrist ona tüm çığlıklarına rağmen son derece uzun bir mamografi muayenesi(!) yaptı, oradaki üç gün hayatının en acı verici ve zavallı anları oldu. Yaşadığı eziyetlere rağmen kamera karşısında muhteşem, mutlu, alabildiğine seksi olmasını isteyenlerin karşısında savunmasız ve yapayalnız kalan bu zeki, güzel ve yetenekli kadın, 36 yaşında bütün uyku ilaçlarını içerek ebedi huzura kavuşmak için kendi yolculuğuna çıkmayı tercih etti...
Tatlı rüyalar küçük, güzel sarışın...
Bu yazıda çok geniş kapsamlı farklı noktalama işaretleri dikkatimi çekti ve noktalamaların çok azı halen kuraldışı olsa bile,yazıyı yazının bir adım ilerisine taşımış ve sözlü anlatılıyormuş hissini vererek yazıya işitsel bir boyut kazandırmış.Ayrıca yazı düzeni bir kitap sayfasının kuş bakışı görüntüsü düzeninde olmuş.Kitaptan bir sayfa gibi.Güzel olmuş.Resim çok tatlı ve doğal.En güzel resmi belki de bana göre.Kısa,sade,net,ikincil planda anlam düşündüren cümleler mesajı iyi vermiş.erkek gözüyle en akılda kalıcı kelime mamografi, kadın gözüyle en akılda kalıcı kelime yine mamografi ve ek olarak marilynin resimdeki saç stili ve kaş şekli.Konu biraz dram tarzı olması nedeniyle yazdan kalma bir gün bu soğuk kış gününde daha sıcaktı.Böle sıcak bir çay gibi.
YanıtlaSilyazan kim bilmiyorum, ama bu yorum şu çaresiz ayaz 24 şubat gününde sıcak bir çay gibi oldu tam da yazdığınız üzre... teşekkürler.. çok mutlu oldum bu sözlere..
YanıtlaSilPhysical Graffiti de böle ayaz bir 24 şubatta çıkmış.Ayaza çare olmuş.İnsanların içini ısıtmış.Yeni bir yazı var mı diye baktıydım.
YanıtlaSilYukarıdaki ingilizce yazı daha önce duymadığım bişey.Ne olduğunu merak ettim google da da bişe çıkmadı yandex te de bulamadım.Herşeyi bulmuyomuş demekki.Sıcak bi çay daha içesim geldiydi.Aklımdan ev yapımı sarelle yapmak geçiyor.
yukardaki ingilizce şiir bana ait o yüzdendir :) benim şiirim o yani artık ne kadar şiir dersen.. ev yapımı saralle de iyi bir fikirmiş yahu!
YanıtlaSilŞiir hakkında yorum yapmak için yetersizim.Belki çok iyidir sanatsal açıdan belkide ölçüsüz olmuştur.Bilmiyorum,ama google dan bakma ihtiyacı hissettim şarkı sözümü acaba diye.Çıtı pıtı hoş görünüyor.Resimde konuya uymuş.Ormanda yıldızlara bakar gibi.
YanıtlaSilEvde çok ürün yapıp yiyen var.Sarelle 3 te 1 fiyata geliyo ve taze oluyo.
yarım paket eritilmiş margarin
yarım bardak ılık süt
5 yemek kaşığı şeker
5 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı kakao
yarım paket vanilya
Önce unu kısık ateşde 2-3 dk kavuruyoruzki unun kokusu gitsin.
erimiş margarini,şekeri,sütü bir kaba/mutfak robotuna koyup şeker eriyene kadar karıştırıyoruz/çırpıyoruz.Şekeri tam,iyi eritince aynı sarelle oluyo.Yoksa olmuyo.Sonra unu azar azar ekliyoruz istediğimiz kıvama gelene kadar.
Afiyet olsun.
un kakao ve vanilyayı en son koyuyoruz :)
YanıtlaSil:)))) harika valla denemek lazım çok teşekkürler!
YanıtlaSilBi de yanında misler gibi çay ile ekmeğe sürüp yerken,
YanıtlaSilkeyifle yeni yazılar yazılır sarelle tadında.