Powered By Blogger

7 Mart 2011 Pazartesi

Özgür İrade ve Kader


David & Elise

Kader inancı olanlardan değilim, en azından dine dayalı bir kader inancım yok, buna rağmen kaderin bir olaylar serisi olması onu dinle ilişkilendirmenin ötesinde bir şey.
Kader, ufacık esintilerin domino taşlarını birbiri üstüne devirmesi gibi bir dalga boyu etkisi gerçekten de... suya bir damla düşer ve oldukça geniş bir alanda o değişim dalga dalga hissedilir...
The Adjustment Bureau, yani Türkçe'ye çevrilen adıyla Kader Ajanları işte bunu anlatıyor. Ben film yorumcusu değilim, sadece filmdeki hikâyeden herkesin anladığı başka şeyler kısmının bana ait olan, beni etkileyen kısmını paylaşarak hikâyeye biraz daha değer katılabileceğine inanıyorum...

plan
Film kader kadar mantık ve duygular arasındaki çizgiye dairdi belki de... Ajanlar David Norris'i eğer Elise'den vazgeçerse kaderinde Başkanlık olduğunu ve Elise'in de dünyaca ünlü bir dansçıya dönüşeceğini bunları engellememesi gerektiğini söyleyerek iknaya çalışıyordu, sevdiği kadından kendi başkanlığı için değil, ama onun hayalleri için vazgeçen David, bir noktada tam da hep düşünüp itiraf edemediğimiz bir konuşmayı yapıyor kendi kader yönlendiricisine: "Onunla karşılaşmadan önce kaderim olan kitlelere seslenmek, kazanmak bana anlatılamaz bir coşku ve mutluluk veriyordu, kaybetsem de kazanmak için devam edecek gücü de.. Oysa Elise'i gördüğümden beri kariyerimdeki bu muazzam yükseliş, bu sevgi seli bana hiçbir şey ifade etmiyor, onu düşünmekten vazgeçemiyorum."
Ve sonra Kader Ajanları'nın atladığı bir şey olduğu ve büyük planın değişmek zorunda olduğu bir tarihten önce ikilinin aslında kaderinin birlikte olmak olduğu ortaya çıkıyor, ve onlar da bunu bilmeden birlikte olmaları gerektiğini hissederek değiştirmeye çalışıyorlar, ama plan bir kez değişmiş olduğu için ayrılmak zorundalar ve ajanlar kaderi gerçekleştirmek için büyük bir mücadeleye başlıyorlar...
Daha fazla anlatmak istemiyorum, ama düşünmedim değil, belki ben de herkesin doğru adam dediği 3,5 senelik sevgilimden ayrılmamalıydım, mantık sınırlarını zorlayan başka bir ilişkiye dalıp onu sürdürebilmek için kadere karşı bir inada girmemeliydim, çünkü bu yapmayı çok istediğim şeylerden feragât etmeme neden olacak bir ilişkiydi. Devam etmek hayatımdaki tüm yerleşmiş domino taşlarını devirmek demekti, bitirmekse çizilmiş büyük planın doğru halde işlemesini sağlayacaktı: Ajanlarımız iyi çalışmış olmalı.

Belki de benimki fazla romantik bir çıkarım. Gereksizce duygusal.
Ya da kimbilir? belki de gerçekten kazandılar.

"Hoşçakal"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder